Askerlik İçin Götürülecekler Listesi

Bu yazı dizinin daha önceki bölümleri: Nerede Kalmıştık, Askerlik Başvurusu, 323. Dönem Yedek Subay Asker Öğretmen Sınavı

Sınavdan sonra sıkıcı bir bekleme süreci başladı. Daha önceki yıllarda yedek subay öğretmen askerlik yapan arkadaşlar, belirtilen tarihten bir kaç gün önce de açıklanabileceğini söyledikleri için 7 Ağustos ile 10  Ağustos arasında sürekli olarak Kara Kuvvetleri Komutlanlığı’nın ilgili sayfasını takip ettik.

Benden önce muhtelif zamanlarda yine Burdur’da yedek subay öğretmen askerlik yapan Zana Okçuoğlu, Turgay Öncül, Emrah Porgalı, Şevval Ceylan’ın babası ( Sezgin 🙂 ) ile Erzincan’da kısa dönem askerlik yapan Çağlar Kıymet askerlik sırasında yaşadıklarını ve giderken götürülmesi gerekenler konusunda kendi deneyimleri anlattılar. O yüzden oldukça şanslı olduğumu düşünüyorum. Zaten son bir kaç gün tanıdğım bir çok insan bana askerlik anılarını anlatmaya giriştiler. Ben dinlemekten bıktım, onlar anlatmaktan bıkmadılar. 10 yıl önce, 20 yıl önce askerlik yapanlar bile gelip anılarını anlattılar. Bizim zamanımızda diye başlayan uzun sohbetler dinledim.

7 Ağustos itibariyle her gün düzenli olarak takip etsek de yerleştirme sonuçları 10 Ağustos sabahı açıklandı. Burdur 58. Piyade Eğitim Alayı’nda 323. Dönem Yedek Subay Öğretmen Asker olarak askerlik yapacağım yer ve yapacağım askerliğin türü belli oldu.

Arkadaşlardan edindiğim bilgiler doğrultusunda valizimi hazırladım. Götürdüğüm eşyalar listesi aşağıda:

  • Orta büyüklükte çok yeni ve değerli olmayan bir valiz.
  • 10 Adet “asker çorabı” diye tabir edilen uzun çorap.
  • 10 Adet bisiklet yaka, yeşil renkli asker fanilası.
  • 10 Adet iç çamaşırı.
  • Boyna asılan asker cüzdanı.
  • 2 Adet küçük kilit (birisi valiz için, birisi bot için).
  • Bot boyamak için siyah boya ve fırça.
  • Tıraş kremi.
  • 5 Adet kullan-at tıraş bıçağı.
  • Aftershave krem.
  • Limon kolonyası.
  • Sabun.
  • Sabun koymak için “sabunluk” denilen kutu.
  • Şampuan
  • El havlusu.
  • Banyo havlusu.
  • Terlik.
  • Lif, çamaşır filesi.
  • Bir kaç tane çengelli iğne.
  • Dikiş seti.
  • Tırnak makası.
  • Diş macunu.
  • Diş fırçası.
  • Pudra.
  • Bloknot, ajanda ve bir kaç tane tükenmez kalem.
  • Bir kaç tane t-shirt ve eşofman altı.
  • Cilt kremi.
  • Güneş kremi.
  • Acemi kemeri.
  • Tırnak makası.
  • Bir miktar nakit para.
  • Kredi kartı.
  • Islak mendil.
  • Dudak yumuşatıcı krem.
  • Kuvvetli ağrı kesici.
  • Mide ilacı.
  • 1 kutu boğaz pastili.
  • 4 tane Tylolhot
  • Kol saati

Yukarıda yazdığım malzemeleri son bir kaç gün içinde hazırladık. Öğrendiğim kadarıyla içeride PTT şubesi ve İşbankası şubesi var. Her ihtimale karşı bir miktar nakit para da aldım yanıma. Kredi kartı ile telefon götüşmesi yapılabildiği için telefon kartı ya da aile kartı almaya gerek yokmuş. O amaçla kredi kartımı yanıma aldım sadece.

Sınavdan sonra verdikleri zarfı ve nüfus cüzdanını unutmamak gerekiyor.

Cep telefonumu ve şarj aletini de yanımda götürdüm. Girişte alıyorlarmış ama çıkarken verdiklerinde çok ihtiyaç oluyormuş.

11 Ağustos günü de giriş yapılabilmesine rağmen, arkadaşlar 12 Ağustos günü akşam saat 17.00 öncesi birliğime katılmamın yeterli olacağını söylediler. 11 Ağustos akşamı yukarıda sıraladığım eşyalarla birlikte EFETUR ile yola çıktım.

İzmit Otogarına Göksu ile birlikte vardık. Sürpriz bir şekilde Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkan Vekili Selçuk Arslan ve eşi Gül Hanım ile Ziraat Mühendisi Hasan Uzunhasanoğlu ve eşi Emine Hanım uğurlamaya gelmişler. Askerlik yaparken çok sık lazım olacak hediyeler almışlar. Onlara ve onların şahsında Kocaeli Aydınlar Ocağı’na teşekkür ediyorum.

Üstat Bekir Sıtkı Erdoğan’ın şiirinde “Güç bela bir bilet aldım gişeden, Yolculuk başladı Haydarpaşa’dan” dediği gibi askerlik de böylece başlamış oldu.

Yeri gelmişken aşağıdaki şiiri yazmasam üstat gücenir. Gerçi askeri okullarda okumuş hep ama herhalde acemi birliğinde yazmıştır. Bestelenip şarkı olarak da söyleniyor, Çok sevdiğim şiirlerinden biridir:

Kara gözlüm, efkarlanma gül gayri!
İbibikler, öter ötmez ordayım.
Mektubunda diyorsun ki: ‘Gel Gayri! ‘
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.

Ah çekerim resmine her bakışta!
Bir mahzunluk var o boyun büküşte.
Emin ol ki, her sigara yakışta,
Sanki, duman tüter tütmez ordayım…

Mor dağlara, karargahlar kurulur;
Eteğinde bölük bölük durulur…
On dakika istirahat verilir;
Tüfekleri çatar çatmaz ordayım! ..

Dağlar taşlar bu hasretlik derdinde;
Sabır, sebat etmez gönül yurdunda!
Akşam olur, tepelerin ardında,
Daha güneş batar batmaz ordayım…

Aramıza dağlar girmiş koskoca!
Meraklanma, gönlüm dağlardan yüce…
Bir gün değil, beş gün degil, her gece,
Yatağıma yatar yatmaz ordayım…

Bahar geldi; koyun, kuzu koklaştı,
İki aşık, senelerdir bekleşti…
Kara gözlüm, düğün dernek yaklaştı;
Vatan borcu biter bitmez ordayım!

Kahrolayım sevmedim ülküden başkasını, Bir de seni çok seviyorum

 dilavercebeci İstanbul’un fethinin 555. yıldönümünde 29 Mayıs 2008’de Türkiyem’in şairi Dilaver Cebeci vefat etti.

Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde vefat eden şair ve yazar Dilaver Cebeci (65) için, öğretim üyesi olduğu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi’nde tören düzenlendi. Törende, Cebeci’nin oğlu Çağrı Cebeci üzerine Türk bayrağı konulan babasının tabutu başında taziyeleri kabul etti. Cebeci, öğle namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Çengelköy Mezarlığına defnedildi.

Benim çocukluğumda onun Seyyahı Fakir Evliya Çelebi yazılarının özel bir yeri vardır. İnternetin olmadı o zamanlarda, gazeteden her gün kesip saklardım. Gazeteyi açınca ilk olarak orta sayfalarda onun yazısını bulur okurdum, sonra başka şeyler de okurdum. Hala o yıllarda her gün  kesip sakladığım yazılar evde bir yerlerde durur.

Seyyahı Fakir Evliya Çelebi okumaktan sıkılsak, yine onun şiirini, Türkiyem’i Mustafa  Yıldızdoğan’ın sesinden dinlerdik.

Yediden yetmişe herkesin ezberleyip, büyük coşkuyla bir marş gibi söylediği "Türkiyem" isimli şiirinin şairi, herkesin bir köşeye sindiği zamanlarda, ortalığın toz duman olduğu yıllarda Hun Aşkını söyleyen adam aramızdan ayrıldı.

Bir öğrencisi ekşi sözlükte diyor ki: “bundan sonra boyle guzel siirler yazamayacak ve de icindeki guzellikleri diger insanlarla paylasamayacak olan hocama sevgilerimle”

SadettinKaplan, hocanın ünlü şiirini yad ederek Bir Yalnız Savaşçının Ölümü başlığını kullandığı yazısında, Mehmet Nuri Yardım Kutlu yolun güzel yolcusuna veda’sında O’nun ardından duygularını ne güzel dile getirmişler. Hatta Mehmet Nuri Yardım, hocanın rahatsızlığı döneminde Sadettin Kaplan’ın “Evdeşi, o helâl süt emmiş asîl kadın, o onur duyarak bacı diyeceğimiz Ayla Hanım… Dilâver’in en zor günlerinde en büyük destek ve dayanağı oldu.” diye bahsettiği Ayla Cebeci ile hoca hakkında bir mülakat yapmıştı. Bizim anlatmamıza ne hacet.

Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkuma Mektup’unda şöyle demişti: “Kahrolayım sevmedim ülküden başkasını, Bir de seni çok seviyorum”. Hocam biz de seni çok seviyoruz. Ruhun şad olsun.